İçeriğe geç

Hangi model araçlara kasko yapılmaz ?

Hangi Model Araçlara Kasko Yapılmaz? Sigortadan Fazlasını Konuşma Zamanı

Bazı sorular vardır ki, cevabı teknik görünse de altında çok daha derin sosyal ve kültürel katmanlar yatar. “Hangi model araçlara kasko yapılmaz?” sorusu da bunlardan biri. İlk bakışta sadece sigorta şirketlerinin risk değerlendirmesiyle ilgili gibi durur ama aslında bu konu; eşitsizlik, önyargı, toplumsal roller ve adalet tartışmalarına da ışık tutar. Çünkü tıpkı insanlar gibi araçlar da bazen “riskli”, “uygunsuz” veya “değersiz” diye etiketlenir. Bu yazıda, teknik gerçeklerin ötesine geçip, bu etiketlerin ardındaki sosyal dokuyu birlikte sorgulayacağız.

Kadınların Empatiyle Baktığı, Erkeklerin Çözümle Yaklaştığı Bir Perspektif

Toplumsal rollerin etkisiyle kadınlar genellikle meseleye daha ilişki ve sonuç odaklı yaklaşır: “Bu uygulama kimleri dışarıda bırakıyor? Adil mi?”

Erkekler ise daha çok çözüm ve analiz odaklı düşünür: “Bu araçlar neden sigortalanmıyor? Alternatifler neler?”

İşte bu iki bakış açısını bir araya getirdiğimizde mesele çok daha bütünlüklü bir hâl alır. Çünkü “hangi araçlara kasko yapılmaz?” sorusunun arkasında sadece motor hacmi ya da üretim yılı değil, toplumun risk algısı, güvenlik anlayışı ve ekonomik öncelikleri de vardır.

Kasko Şirketlerinin Perspektifi: Risk, Ekonomi ve Teknik Sınırlar

Sigorta dünyasında temel ilke basittir: Risk ne kadar yüksekse, sigorta isteksizliği o kadar artar. Bu yüzden bazı araçlar, “kasko yapılmaz” değil ama “çok zor” veya “özel şartlarla” kasko yapılır kategorisine girer. Bunları kabaca birkaç başlık altında toplayabiliriz:

1. Çok Yaşlı Araçlar

Genellikle 15-20 yaş üzeri araçlar kasko kapsamı dışında kalır. Çünkü:

Parça bulmak zordur.

Onarım maliyeti aracın piyasa değerini aşabilir.

Hasar riski daha yüksektir.

Bu, teknik bir gerekçe gibi görünse de, aslında toplumda “yaşlı” olanın değersiz görülmesine benzer. Oysa bir aracın yaşı, onun sahibi için duygusal bir anlam taşıyabilir. Burada sosyal adalet tartışması devreye girer: “Eski” olanı dışlamak, adil midir?

2. Modifiye Edilmiş Araçlar

Sigorta şirketleri standart dışı modifikasyonları riskli görür. Performans artırıcı parçalar, ses sistemleri, görsel değişiklikler… Tüm bunlar aracın hasar olasılığını ve onarım maliyetini artırır.

Ama bu da bizi başka bir soruya götürür: Bireysel farklılıklar sisteme nasıl dahil edilir? Toplumda çeşitliliği savunurken, araç dünyasında standardın dışına çıkanlara neden “sigorta dışı” damgası vurulur?

3. Çok Yüksek Performanslı Spor ve Lüks Araçlar

Bazı ultra lüks modeller (özellikle 1 milyon TL üzeri değer taşıyan süper spor otomobiller) için kasko ya çok pahalıdır ya da bazı sigortacılar hiç teklif vermez. Çünkü:

Hasar bedelleri astronomiktir.

Hırsızlık riski yüksektir.

Kullanım tarzı agresif olabilir.

Bu da toplumdaki “elit risk” kavramıyla ilişkilidir: Varlıklı kesim için ayrı kurallar işletilmesi, bazen sigorta dünyasında da karşımıza çıkar. Burada adalet duygusu bir kez daha sorgulanır.

4. Yarış veya Ticari Amaçlı Kullanılan Araçlar

Ticari taşımacılık yapan, yarışlara katılan ya da sürekli yüksek hızda çalışan araçlar da standart kasko kapsamına girmez. Bunun nedeni açık: Sigorta sistemi “normal kullanım” senaryosuna göre tasarlanmıştır.

Ancak bu da bir çeşit dışlama biçimi değil midir? “Normal” tanımını kim yapar ve “normal olmayan” neden güvenceye layık değildir?

5. Çalıntı Kaydı Olan veya Tramer Geçmişi Karmaşık Araçlar

Şasi numarası değişmiş, ağır hasar kayıtlı ya da geçmişi belirsiz araçlar da genellikle sigortalanmaz. Burada sistem kendini korur ama aynı zamanda dışlayıcı olur. Bir hata geçmişte yapıldıysa, bugün o aracın sigortasız kalması adil midir?

Sosyal Adalet Bağlamında: “Sigortalanabilirlik” ve “Değer”

Sigorta şirketlerinin “riskli” diyerek dışladığı araç kategorileri, aslında daha geniş bir sosyal gerçekliği de yansıtır: Toplumda da riskli, farklı, yaşlı, sıra dışı ya da pahalı görülen bireyler ve gruplar benzer dışlamalara maruz kalır.

Bir kadın bakış açısından mesele şöyle okunabilir: “Her aracın bir hikâyesi vardır ve bu hikâyeler de güvenceye layıktır.”

Bir erkek bakış açısından ise: “Eğer sistem dışlayıcıysa, bu boşluğu çözüm odaklı düzenlemelerle kapatmalıyız.”

Gelecek: Daha Kapsayıcı Bir Kasko Sistemi Mümkün mü?

Teknoloji ve veri analitiği geliştikçe, risk modelleri daha kişiselleştirilebilir hâle geliyor. Sürücü davranışları, kullanım sıklığı, park koşulları gibi faktörlerle oluşturulan “akıllı poliçeler”, gelecekte bugün “sigortalanamaz” denilen araçları da kapsayabilir.

Bu da toplumsal düzeyde önemli bir mesaj taşır: Çeşitlilik yönetilebilir ve kapsayıcılık mümkündür.

Okuyucuya Açık Soru:

Sence, bir aracın sigortalanabilirliği sadece teknik bir konu mu, yoksa sosyal değerlerle de şekilleniyor mu? Eski ama hatıralarla dolu bir aracın da güvenceye hakkı yok mu? Yorumlarda buluşalım ve bu tartışmayı birlikte büyütelim.

Sigorta, sadece maddi bir koruma değil; aynı zamanda toplumsal bir değer yargısıdır. Hangi araçlara kasko yapılmadığı meselesi, aslında kimin “değerli” ve “güvenceye layık” görüldüğü sorusunu da içinde taşır. Belki de gerçek çözüm, sadece araçları değil, onların ardındaki hikâyeleri de güvence altına almaktan geçiyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
ilbet girişsplash